KONUSU VE YAZILIŞ SEBEBİ HUSUSUNDA NADİR BİR KİTAP

Âdâb-ı menazil / Karamanî Abdüllatif b. Durmuş Fakih

390 sayfa; 18x29 cm

İçindekiler: 1-5. Fasl: Karı-koca hakları, tafil ve misallerle (bu) makamın tahkiki, anne ve babanın evlatları üzerindeki hakları, akraba hakları, hizmet veren hayvan hakları ve avcılık meseleleri.
6-10. Fasl: Kadınların erkekler üzerindeki hakları, erkeklerin kadınlar üzerindeki hakları, salih kadınların fazileti, iyiliği emredip kötülüğü nehyetmek ve aile eşrâfının halleri, zâhid ve faziletli kadınların menâkıbı.
11-15.Fasl: Komşunun komşu üzerine hakları, namaz, din kardeşi hakları ve vasıflar, küfre (düşüren) sözler ve fiiler, şeytanın tuzakları, (telaffuz edildiğinde) istiğfarın gerekli olduğu hatalı sözler, şam’ın fazileti ve oraya yerleşmeye teşvik etme
Hâtime: Dünya hakkında.
Yazar eserinde aile âdâbını, eşlerin durumları, kadınların hakları vb. konuları işleyen müellif ilk fasıl olarak da "Eşlerin (birbirine olan) hakları" başlığıyla eserine başlamıştır. Eser genel anlamda ahlâk ilminin "Tedbîr-i Menzil" olarak isimlendirilen ve “ev yönetimi” anlamına gelen kısmına tekabül etmektedir. Soylu ve ilim sahibi bir aileden olan bir hanımla evlenen müellif evine gelen misafir hanımları irşat etmektedir. Ancak o kendisi ve diğer kadınlar için hanımlar hakkında bir kitap bulmakta ve bu konuda bilgilere ulaşımda zorluk çekmekte ve şikâyette bulunmaktadır. Müellif de onun bu haklı serzenişine bir nebze faydalı olması amacıyla bu kitabı kaleme almıştır. Müellif eserinin girişinde eserin Türkçe tercüme olduğunu belirtmekte ancak tercüme edilen eserin ismini zikretmemektedir. Muhtemelen eser bu anlamda farklı eserlerden aile ahlâkı hakkındaki pasajları tercüme ederek bu eseri oluşturulmuştur. Nitekim eserde Medârik-i Nesefî, Keşşâf, Kitâb-ı Tergīb, Ravzatü'l-ulemâ, Kādî (Beydâvî) vb. eserlere çokça atıflar yapılmıştır. On beş fasıl ve bir hâtimeden müteşekkil bir eserdir.
Satın alınacak nüsha kâğıt ve yazı özellikleri dikkate alındığında 18-19. yüzyılda istinsah edildiği söylenebilir. Nüshanın 1b yaprağındaki 1271 H (1856) tarihli temellük kaydı da bu hususu güçlendirmektedir.